Kriptoda bilişsel yanlılık serimizin ikinci kısmında Aşırı Özgüven Yanlılığı, Yanlış Eşsizlik Yanılgısı, Yanlış Fikir Birliği Etkisi’nden bahsedeceğiz. Yatırım ve trade alanındaki birçok kişinin bildiği üzere sıklıkla ifade edilen bir tabir vardır: “Herkes alıyorken sat, herkes satıyorken al.” İlgili ifade her ne kadar mantıklı ve sözde kolay olsa da bu tabirin kişiler tarafından nasıl yanlış anlaşıldığı üzerine birkaç söz etmek gerekmekte. İnsanlar sahip oldukları bazı bilişsel yanlılıklardan dolayı kendilerinin herkesten ayrışabilerek “farklı” düşünebildiğini iddia ederler. Şimdi hep birlikte bu düşünce yapısına yol açan bazı bilişsel yanlılıklara bakalım:
Aşırı özgüven yanlılığı
Kişilerin kendi düşüncelerine, yeteneklerine, potansiyeline nesnel olarak makul olandan daha fazla güvenme eğilimidir. Neredeyse herkes kendisine aşırı güvenmekte ve ortalamadan üstün olduğunu düşünmektedir. Örneğin yapılan bir çalışmada üniversite öğrencilerinin büyük bir çoğunluğunun en iyi yüzde 30’luk kesimde bulunduğunu düşündüğü görülmüştür fakat böyle bir şey tahmin edeceğiniz üzere matematiksel olarak mümkün değildir. Bu yanlılığın kötü yanıysa kişinin kendi kararlarının doğru olduğunu, kendi seçimlerinin daha iyi olduğunu ve eninde sonunda kendisinin haklı çıkacağını düşünmesidir. Dolayısıyla bir süre sonra kişiyi hataya ve yanlış yaptığı işlemlerde gereğinden fazla kalarak zarar etmesine sürükler.
Birçoğumuz parayı en çok kendimizin hak ettiğini, potansiyelimizin diğerlerinden çok daha iyi olduğunu, trade ve yatırım işini hızlıca kavrayıp marketi diğerlerine göre daha iyi kavrayabildiğimizi düşünme yanlılığına sahibiz. Özellikle ilk işlemlerdeki başarıdan sonra bu fikirlerimiz daha da pekişmekte fakat sonrasında piyasanın gerçekleri bir bir yüzümüze çarpmaktadır. Bir anda çok fazla para kazanmak ya da arka arkaya kazançlı işlemler yakalamak kişilerin daha fazla risk almasını ve açgözlü hale gelmesini, kendine güveninin daha da artmasını ve tabiri caizse “market yapıcı” olduğunu düşünmesini sağlayabiliyor.
Aşırı özgüven yanlılığına dair kişisel bir deneyimimden bahsetmek istiyorum. “Price Action” ile ilk tanıştığımda paper-trading yapmak yerine 20 dolar gibi sembolik bir tutarla 5x’lik işlemler alıyordum (Bunun nedenlerini başka bir yazımızda açıklayabilirim). İlk aldığım 21 işlemden 19’u kazançla, 2’si stopla sonuçlanmıştı (Hiçbirinde stop-loss kurmamıştım, 2 stopu da manuel atmıştım). 200 dolarlık ayırdığım marjin kasasını 450 dolarlara kadar getirmiştim, tabii ki özgüvenim çok artmış ve piyasayı koklayabildiğimi düşünmeye başlamıştım. Tüm bu işlemlere başlamadan önce kendime bir checklist hazırlamış, işlemler sırasında trade günlüğümü aksatmamış (kesinlikle tutulmalı) ve ilkelerime sadık kalmıştım. İlk ayı 2x’ten fazla bir kazançla kapattıktan sonra 20 dolarlık giriş rakamımı açgözlülüğümden dolayı 100 dolara çekmiştim (Normalde 20 işlemlik bakiyeyi dört işleme düşürmüş oldum). İşlem aldığım paritelerde tabiri caizse bir keskin nişancı gibi giriş noktalarını yakalamaya başladığımı hissediyordum. 21 işlemlik bu serinin ardından girdiğim PEPE short pozu beklediğim gibi gitmeyerek beni zora sokmakla kalmadı, aynı zamanda 250 dolarlık kazancımı da tek işlemde kaybetmeme yol açtı. 100 dolarlık açtığım işleme PEPE yukarı gittikçe ekleme yapmaya devam ettim (Halbuki stopumu önceden koymalıydım fakat iyimserlik yanlılığına kapıldım ve short avı olduğunu düşündüm). İşlemin sonunda ise kaybettiğim şey yalnızca para olmadı, aynı zamanda 19 işlemlik kazanç serimi, özgüvenimi ve bir aylık zamanımı kaybettim.
Buna benzer bir hikâyeyi sizler de yaşamış olabilirsiniz, psikoloji ve risk yönetimi açısından mentörlük yaptığım kişilerde de benzer hikayeleri gördüğüm için buna ayrı bir başlık ayırmak istedim. Kişisel bir gözlem olarak birçok yeni kullanıcı eğitimlerden sonra pürdikkat işlemlere girmekte, yüksek kazanç oranlarıyla başlamakta fakat bir süre sonra geliştirdikleri özgüvenle ters orantılı olarak işlemleri kurgulamak için ayırdıkları zaman ve dikkat oranları düşmektedir; öte yandan risk miktarı ve yatırdıkları para ise artmaktadır. Dolayısıyla bu noktada aşırı özgüven, kişilerin ilkelerini çiğnemelerine ve benim gibi tüm kazançlarını, emeklerini ve zamanlarını tek işlemde kaybetmelerine yol açmaktadır. Zaman geçtikçe işlem alma kaslarınız gelişmekte ve bu süreçler sizler için otomatize hale gelmektedir fakat dikkat eşiğiniz de benzer şekilde düşmektedir. Dolayısıyla her işleme ilk işlemlerinizdeki gibi dikkat kesilmeniz oldukça önemlidir.
Yanlış eşsizlik yanılgısı
Kimsenin bizim sahip olduğumuz özelliklere, yeteneklere, düşüncelere sahip olmadığını yani bizim gibi olmadığını düşündüğümüz bir yanılgı biçimidir. Birçok kişi “Piyasaların tersine hareket et”, “Herkes yükseliş bekliyorken sat; düşüş bekliyorken al” gibi söylemlere başvurmakta fakat aslında kişinin kendisi de o herkesin içerisinde bulunmakta. Korku ve açgözlülük endeksi gibi parametreler bu durumu güzel bir şekilde özetlemektedir. Bu yanılgıya kapılan kişiler aşırı özgüvenli bir şekilde kendilerinin piyasadan daha farklı düşünebildiğini, ters psikolojiyle hareket edebileceğini ve herkesten daha zeki ve iyi olduklarını düşünerek kibirli bir yerden yaklaşmaktadır. Asıl ters psikolojiye sahip kişiler borsanın en dipte olduğu zamanlarda alım yapabilip en zirvede olduğu zamanlarda satabilen kişilerdir.
Yanlış fikir birliği etkisi
Yanlış eşsizlik yanılgısının tersine yanlış fikir birliği etkisinde kişi, diğerlerinin kendisiyle aynı duygu, düşünce ve inançlara sahip olduğuna inanır. Yani insanlar başkalarının düşünce yapılarını ve davranışlarını değerlendirirken zaman zaman kendilerininkiyle olan benzerliğini abartır. Finansal piyasalarda da benzer şekilde kişiler yükseliş bekledikleri zaman marketteki büyük oyuncuların da kendisi gibi düşündüğüne, düşüş beklediğinde onların da düşüş beklediğine inanır. Bunun birkaç nedeni bulunmaktadır: Öncelikle eğer piyasaya dair bir inanışa sahipsek muhtemelen başkalarından da etkilenmişizdir ve etkilendiğimiz başkaları genellikle bizlerle benzer çerçevelere sahiptirler. Dolayısıyla duymak veya görmek istediğimiz şeyleri bize sunan insanlarla olduğumuz ve bunlar sürekli tekrarlandığı için sanki herkes böyle düşünüyormuş gibi hissederiz. İkinci olarak diğerleriyle ortak noktada buluşmak bizlere verdiğimiz kararın doğru olduğunu hissettirir. Üçüncü olarak benmerkezci bir bakış açısına sahibiz, vardığımız kararların doğruluğuna şüphe düşürmemek adına insanların da bizim gibi düşündüğünü düşünüyoruz çünkü mantıklı olan bu olmalı! Son olarak bir sonraki başlıkta ele alacağımız doğrulama yanlılığına kapılabiliyoruz.
Var olan bu etkiden sıyrılabilmek adına bir işleme girmeden önce farklı bakış açılarından bakarak farklı senaryolar oluşturmalıyız. Yalnızca yükseliş veya düşüş yönlü bakıyorsanız muhtemelen zaman zaman yanlış fikir birliği etkisine kapılıyorsunuzdur. Kendi düşüncelerinizi yanlışlayacak senaryolar üzerine kafa yormak en azından sizlere yedek bir plan da sunacaktır. Ayrıca takip ettiğiniz kişilerin genel olarak benzer düşünce yapılarına sahip kişiler olup olmadıklarına dikkat etmelisiniz. Başkaları size yalnızca duymak veya görmek istediğiniz şeyleri veriyorsa bu size ekstra bir şey katmayacaktır. Sosyal bir varlık olarak başkalarından etkilenmeye oldukça müsaidiz, özellikle de finansal piyasalarda herkesin bizimle aynı şeyi düşünmesi onun doğru olduğu anlamına gelmemektedir.